Daha iyi hizmet vermek için bu websitesinde çerezler kullanıyoruz.

İçeriği ve reklamları kişiselleştirmek, sosyal medya özellikleri sunmak ve trafiği analiz etmek için çerezler kullanıyoruz. Sitemizi kullanımınızla ilgili bilgileri ayrıca sosyal medya, reklamcılık ve analiz iş ortaklarımızla paylaşabiliriz. İş ortaklarımız, bu bilgileri kendilerine sağladığınız veya hizmetlerini kullanırken topladıkları diğer bilgilerle birleştirebilir.

Çerez nedir?

Çerezler, web-sitelerinin, kullanıcıların deneyimlerini daha verimli hale getirmek amacıyla kullandığı küçük metin dosyalarıdır. Yasalara göre, bu sitenin işletilmesi için kesinlikle gerekli olan çerezleri cihazınıza yerleştirebiliyoruz. Diğer çerez türleri için sizden izin almamız gerekiyor. Bu site farklı çerez türleri kullanmaktadır. Bazı çerezler, sayfalarımızda yer alan üçüncü şahıs hizmetleri tarafından yerleştirilir. İzniniz şu alanlar için geçerlidir: web.tv

Liderlerle Bayram Sohbetlerinin konuğu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu 1. Bölüm - 26 Mayıs

0 izlenme
Kategori Haber
Eklenme Tarihi
DilTürkçe
Açıklama
Liderlerle Bayram Sohbetlerinin son konuğu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu oldu. Davutoğlu, 7 Haziran sürecini, başbakanlıktan neden istifa ettiğini Halk TV'ye anlattı.

"Başbakanlığı bırakmam özgürleşmeydi"

Özgür olabilmek için başbakanlığı bıraktım, hissettim ki özgür bir başbakanlık yaptırmayacaklar bana. Başbakanlığı bıraktığımda birçok kişi şaşırdı. Dönüp baktığım zaman o bir özgürleşmeydi. Ben özgürlüğün dışsal bir şey olduğu kaanatinde değilim.Özgürlük içsel bir şey. Özgür bir vicdana ve özgür bir düşünceye sahip olan birisi dört duvar arasında bile dışarda özgür bir vicdan ve düşünceye sahip olmayan birisinden daha özgürdür. Çünkü özgürlük bizim içimizde var olan bize Allah'ın lütfettiği bir şeydir. Dolayısıyla başbakanlığı bıraktığım gün daha özgür olduğumu hissetmiştim.En özgür kişi vicdanı ile beyni arasında tutarlı bir ilişki kurandır. Yoksa özgürlük ve güç makamlarla olmuş olsaydı nice güçlü insanlar geçti ama hiçbir zaman özgür olmadılar. Dolayısıyla ben özgürlüğü siyasi partiler ile ilişkili görmem. Özgürlük insanın içi ile ilgili bir meseledir.Neden ben başbakanlığı bıraktım? Tam da özgür olabilmek için. Çünkü hissettim ki özgür bir başbakanlık yaptırmayacaklar bana. Özgür olmadığınız zaman gücünüzü de kullanamazsınız. Bir tercih vardı benim önümde. Yoksa o "Pelikan dosyası" falan paçavradır. Onlara dayalı olarak ben istifa etmiş değilim. Eğer o MYK'da talimatla hareket etmeyecek vicdana sahip 20 arkadaşım olmuş olsaydı ben o mücadeleyi verebilirdim.Fakat baktım ki o toplumun kültürü dönüşmüş ve onların çoğu gelip benden özür dilediler. Talimat geldiği için yaptık diye. Başbakanım, genel başkanım dediği birinin yurt dışında devlet görevi yürütürken inanmadıkları bir göreve imza atarak onun gücünü törpülemeye çalışan arkadaşlar ile artık özgür bir ilişki kuramazsınız.AK Parti içinde gidişattan memnun olan sayısının az olduğunu biliyorum. 22 Nisan 2019'da yayınladığım manifestonun sonrasında çok sayıda AK partili arayıp elinize sağlık, kaleminize sağlık, biz de aynı fikirleri paylaşıyoruz demiştir. Milletvekilleri de vardır bunların arasında.

"Önümde hizaya girenler ben başbakanlığı bıraktıktan sonra selamı kestiler"

Ben başbakanlığı bıraktıktan sonra önceden önümde hizaya geçenler benimle selamı kestiler. Bu hep oldu yalnız. Adnan Menderes için çocuğunu feda edeceğini söyleyenler Menderes'in arkasında duramadılar. Bunu ben yadırgamam.

“Erdoğan'ın alamadığı randevuyu Davutoğlu'nun alması rahatsızlık doğurdu”

Başbakanlık görevinden sonra ABD'ye, Rusya'ya başbakan olarak gitmedim ben. 1 Kasım seçimlerini arkada bırakınca, Erdoğan'ın ABD'de alamadığı randevuyu almam bir rahatsızlık doğurdu. Ben dört yıldır başbakan değilim. Her zamanda meydan okudum. Ben bu ülkede Torosların bir köyünde doğmuş bir türkmen çocuğuyum.Başka hiçbir yere ait değilim. Hiçbir kişiye kayıtsız, şartsız itaatim de yok. Bu ülkeye itaatim ve bağlılığım var. Bir tek kişi çıksın benim irtibatımı bulsun. Bir takım çevreler Amerika'nın istediği adam demeye kalktılar. İşin ilginç tarafı 1 Mart tezkeresi öncesi benim tutumum belliydi. Amerikan askerlerinin Türkiye'ye girmesini ve Türkiye üzerinden Irak'a saldırmasını doğru görmedim. O zaman baş danışmandım ve bu durumu bir gazete üzerinden ifade ettim. En dost ülke olsa bile böylesi bir yabancı askerin ülkeye girmesini doğru görmem ben.1 Mart tezkeresi TBMM'de geçmeyince Amiral dergisi denilen gazetenin baş yazarı doğrudan beni hedef gösterdi. Ben meclisin iradesine karışmam ben baş danışmanım. Sayın Erdoğan'a ve Sayın Gül'e hem bir dost hem de danışman olarak Türkiye'nin Birleşmiş Milletler kararı olmadan herhangi bir ülkeye tek taraflı olarak Amerika'nın veya başka bir gücün destekçisi olarak girmesini doğru görmedim.
Etiketler